Fransız üretici Peugeot‘un başta 508 ve Rifter modellerini tanıtmasıyla beraber, benim ona olan önyargılarımı yıkmaya başladım. Yani demek oluyor ki, şu an itibaren Peugeot arabaları yavaş yavaş sevmeye başlıyorum! Gerek tasarım olsun, gerek özellikleri, her şey… Asıl beni heyecanlandıran nokta Peugeot, Citroen ve DS markalarıyla beraber Kuzey Amerika Pazarı’na geri dönüyor! Dönüşün sebebi ise, Fransız kökenli küresel marka olacak olması… Evet, bence de geç oluyor dönüşü için! 2020’li yılları beklemek, gerçekten de zor. Fakat, yaklaşık 10 aydır Peugeot Kuzey Amerika’da Ride-Sharing araç paylaşım hizmetini veriyor. Araç paylaşım hizmeti şu şekilde; Amerika’da son derece yaygın olan, bir şehirden başka bir şehire arabası ile giden bir insanın yanına yolcu olarak benzine katkı karşılığında diğer insanları alması gibi… Peugeot’un Fransız kökenli küresel marka olarak Kuzey Amerika’ya döneceğini inanıyorum.
Peugeot 508 modelinde 1.6 PureTech turbo benzin ile 1.5 ve 2.0 BlueHDI dizel motorları kullanacak ve 6 ileri manuel ile 8 ileri otomatik vitese sahip olacak. Şimdilik önden çekişe sahip olan 508’in dört çeker versiyonunun çıkmasını umuyorum. Ancak benim hayal kırıklığına uğratan bazı detaylar var. 487 litrelik bagajı, 8 santim kısalmış uzunluğu ile 2.4 santim kısalmış dingil mesafesi gibi… Bakalım o özellikleri kabul edebilecek miyim? Ama ilk görüşte tasarımından dolayı çok beğendiğim için kabul edeceğimi düşünüyorum. Umarım yeni 508 uzun yolculuklarda Pejoseverlere sıkıntı yaşatmaz. Çünkü yeni 508’i çok sevdim, hatta o araç derhal Kuzey Amerika’ya geri dönen ilk model olmalı…
Sıra gelelim yeni Rifter’a… Yeni Rifter, Partner’in yepyeni devam modeli olma niteliğinde. Tasarım olarak benim gözümde bir tür güncel Partner ile yeni 3008 karışımı tarzı tasarımına sahip. Motor seçenekleri olarak üç farklı güce sahip 1.5 litrelik BlueHDI dizel ünitesine sahip olacak. Sırasıyla 75, 100 ve 130 HP güç üretecek. Benzinli ünite isteyenler için sizi 1.2 litrelik PureTech motoruna yönlendirmek zorundayım. PureTech motoru sırasıyla 110 ve 130 HP güç üretiyor. Seçeceğiniz motora göre size 5 veya 6 ileri manuel vites, isterseniz de 8 ileri otomatik vites eşlik ediyor. Tabii işin sürpriz tarafı; önden çekiş, Grip Control elden geçirilmiş önden çekiş ve Dangel imzalı 4X4 çekiş sistemi olmak üzere 3 farklı aktarım seçeneği yer alacak. Benim hayal kırıklığına uğratan tek detay, en güçlü benzin ile dizel seçeneğine 8 ileri otomatik vitesli 4X4 kombinesinin şimdilik yer almayacak olması.
Fakat umarım istenen kombine kısa süre içerisinde Rifter’da yer alır. Gerçi o ticari model, fakat onun da Kuzey Amerika Pazarına gitmesine gerek var. Çünkü Kuzey Amerika’da Ford Transit Connect ile Ram ProMaster City (Fiat Doblo) modeline karşı savaş açmalı!..
Son olarak, güncel Peugeot modellerden yeni C-SUV temsilcisi 3008 ile D-SUV temsilcisi 5008 modelini uzun zamandır beğeniyorum. Çünkü MPV kimliğini terk ederek SUV kimliğine kavuşmasıyla daha çok yakışıklı olmayı hak ediyor. Umarım 3008 ile 5008, kısa süre içerisinde Kuzey Amerika’ya gider. Ayrıca önden çekiş ile Grip Controllü önden çekişin yanı sıra yine Dangel imzalı 4X4 çekiş seçeneği de hiç olmazsa Kuzey Amerika’da yer alır. Çünkü Kuzey Amerika’da önden çekişten çok 4X4 aktarımlı araçlar çok popüler…
Az önce de bahsettiğim gibi Peugeot, Fransız kökenli küresel marka olmaya kararlı. Küresel olması için Kuzey Amerika Pazarını da dahil etmek zorunda. Zaten Peugeot, Kuzey Amerika’ya dönüş konusunda yavaş ve çok dikkatli çalışmalar yürütüyor. Peugeot Kuzey Amerika’ya dönünce, peşinden Citroen ve DS adlı kardeş markalar da takip edecek.